Okuduğum Kitaplardan - 1







Uğur Mumcu - 40'ların Cadı Kazanı 

 “Gazetecinin ve tarihçinin işlevleri ayrıdır. Gazeteciler, tarih yazmazlar; tarihçilerin yararlanacağı kaynakları bulmaya ve sunmaya çalışırlar. Tarihçinin görevi başkadır. Tarihçi, tarih yazarken, anılardan ve belgelerden yararlanır. 40'lı yıllarla ilgili birçok anı yayınlandı. Bu dönemde yaşanan olayların hemen hepsi, ayrı ayrı incelenmeye değer konulardır. Amacım kuşbakışı da olsa 40'lı yılları biraz daha yakından görebilmek ve gösterebilmekti. 40'lı yıllar bugünleri de yönlendiriyor. Cadı kazanları bugün de kaynıyor. Kazanlarda yananlar, kazanların altına odun atanlar, bugün başka başka insanlar. Ama sonuç değişiyor mu? Hayır!” -Uğur Mumcu






H. Cem Kural - Atlanturk

"....Bu Kitap Anadolu ortasındaki Konya Platosu ile Atlantis söylencesi arasında, nesnel coğrafi
Bulguları ve tarihsel gerekliliği savunur. Bu açıklama denk düştüğü zaman aralığı ve içeriği ile; Neolitik bazı tür yok oluşları ve 4. Buzul gibi konulara da öngörü de bulunur.Bunların dışındaAtlantis varlık sorununun; Anglo yazarlar elinde zorlama Batı Tarihi malzemesi yapılmasına dikkat çeker. Atlantis sorunu nesnel bir sorundur, Araştırmaların İnsanları metafizik saplantılara ve etnik çıkarımlara yöneltmesi, günümüzde moda olan gizemci, duyumcu ve anglocu literatürün amacıdır......."





Şeref Mercan - Yeryüzünün Efendileri Dünya Tarihini Etkileyen Gizli Örgütler ve Tarikatlar

Tarih boyunca gizliye ya da bilinmeyene duyulan ilgi zamanımızda bile bütün insanların ilgi kaynağı olmuştur. Hatta bu ilgi, üç büyük dine karşı olan ve inançlarına göre dinleri insanları doğrulardan saptıran birer kurum olarak gören Gnostik toplumların doğmasına yol açmıştır. Çoğu gizli örgütün, Masonların ve bağımsız araştırmacıların iddiasına göre eskiden Pasifik Okyanusu'nda bulunan Mu Kıtası'nın insanları bizden çok daha gelişmiş olan dünyadaki ilk uygarlıktır. Bir doğa olayı yüzünden bu kıta batmış, felaketten kurtulanlar Çin, Orta Asya, Tibet, Hindistan ve Atlantis'e giderek bu uygarlıkların kökenini oluşturmuşlardır.

Kökleri Milattan Önce 3.000 senesine dayanan Mayalar sıfır rakamını biliyorlardı; ayrıca matematik ve astronomide çok ileri derecede bilgi sahibiydiler. Sümerlerin, varlıkları 18 ve 19. yüzyıllarda kanıtlanan Uranüs, Neptün ve Pluton gezegenlerinden bizden çok daha evvel haberleri vardı. Mısırlılar da Mayalar ve Sümerler gibi astronomi ve matematikte çok ileriydiler. Keops piramitinin yapımında mimarların kullandığı 'Pi' sayısını ve 'Altın Kesit Oranı'nı kullanmışlardı. Ayrıca, üç büyük piramitin Orion Takımyıldızı'nın kemerindeki üç yıldızla, Alnilam, Alnitak ve Mintaka ile, aynı konumda yapıldığı keşfedilmiştir.

Bütün bu buluntuların ışığında, henüz keşfedilmemiş ama insanlık tarihini kökünden değiştirecek çok eski uygarlıkların yeryüzünde bir zamanlar var oldukları bir gerçekmiş gibi görünüyor. Masonluk gibi günümüz gizli örgütleri ise bu uygarlıkların varlığını ve daha da önemlisi onların uygarlık seviyelerinin sırlarını, doğanın sırları da dahil olmak üzere, bildiklerini iddia ediyorlar. Böylece 'Aydınlanmışlar' sınıfına giren Masonlar ve benzeri örgüt üyeleri, kendilerinin yöneticisi oldukları ve bütün dünya devletlerini yıkıp, bütün insanları tek bir devlet ve tek bir din altında birleştirmeyi ve böylelikle, cahil (!) insan sürülerini 'aydınlatmayı' hedefliyorlar. 

Yorumlar