Okuduğum Kitaplardan -19


Menemen Hadisesinin İçyüzü
Cevat Rıfat Atilhan


ÖNSÖZ
Muhterem okuyucu!
Hayatı boyunca tehditlere, baskıya ve zaman zaman
kasdî mahsusla ağır ceza ve divanı harblere sevk edilmiş
olmasına rağmen; meşruiyetine inandığı fikirleri müdafaa
etmekten asla yılmayan ve neşriyatını en zor şartlar altında
devam ettiren ve her eseri ile yakın mazimizin tarih
sahifelerini biraz daha sarahat ve berraklığa çıkaran
büyük insan, gerçek idealist merhum General Cevat
Rifât Atilhan vefatından kısa bir müddet evvel kale*
me almış olduğu bu mütevazi eseri ile de yine yakın mazinin
üzerindeki bir esrar perdesini daha vuzuh ve sarahate
kavuşturmuştur.
Eğer bugün Türkiyemizde şuurlu bir milliyetçi gençlik
varsa; Arap ve diğer İslâm milletlerinde mütenebbih
bir durum görülüyorsa; bunun mutlak şeriksiz öncüsü
merhum Cevat Rifât Atilhan beydir. Bizde zaman zaman
politikacılar, devlet adamları, yazarlar ve hattâ editörler
dahi pek çok politik vukuatları tedkik ederken; hâdiselerin
gerçek mürettip ve müşevviklerini görememişlerdir.
Büyük insan, büyük mücahit, eşsiz vatanperver
merhum Cevat Rifât Atilhan daima vatanperverlikle dopdolu
olan hassas görüşünü, görünmesi zor olan meçhul hedeflere
âdeta bir projektör tutar gibi tutmuş ve buralarda
her zaman teleskopla yüce milletimizin ve mukaddes
vatanımızın canilerini yılmadan usanmadan bir hayat boyu
aramıştır.
ıı
Muhterem idealist Türk!
Bir hayat boyu yapılan araştırma, 65-70 eserin telifine
âmil olacak kadar başarılı geçmiştir. Bizde pek çok
siyasî faciaların gerçek failleri, mürettipleri ve mesulleri
yalancı ve riyakâr tarih yazarları tarafından kasdî mahsusla
sahneye çıkarılmamış ve objektif olması icabeden
gerçek «tarih ölçüsü» tahrif edilerek millî tarihe karşı
duyulması icabeden doğruluk duygusu ortadan tamamen
kaldırılmıştır.
Yıllarca kuva-ı milliyecilerin bu mukaddes vatanında
gerçek kuva-ı milliyecîlerin oğulları ve hattâ torunları
Jön Türkler, İttihat - Terakki, Gök sultan II. Abdülhamid,
31 Mart faciası, dönmelik, masonluk, siyonizm ile
komünizm mevzularma temas edilmiyecek hale getirilmişti...
Genç Türk neşillerindeki korku ve endişeyi ortadan
kaldıran ve bizlere iç ve dış düşmanlarımızı iğrenç vecheleri
ile tanıtan merhum olmuştur. Her eseri o yakın
mazinin meşum karanlık günlerinde kalplere ferahlık
vermiş ve fikirler âdeta bir yıldırımı süratiyle aksiyon durumuna
geçerek âtiye muzâf istikrarlı ve emin adımların
atılmasını temin etmiştir.
Muhterem okuyucu!
Merhum her eserinde olduğu gibi; bu eserinde de tarihçe
ve milletçe âdeta meçhul kalmaya mahkûm edilmiş
olan «meşum Menemen faciası» nı o yılların gerçek bir
görgü şahidi olarak ele almış ve millî tarihimize en büyük
hizmeti ifa etmiştir. Bizlere bu eseri hayatının âdeta en
son mümtaz hâtırası gibi yazdıktan sonra aramızdan ay
rılarak ebedî hayatına ve makberine göçmüştür. Büyük
dâvanın ulu öncüsü merhum General Cevat Rıfat
Atilhana yüce Allahtan bol bol rahmet niyaz ederken,
bu eseri neşrederek millî tarihimize gerekli ve zarurî
hizmeti ifa ettiği için Atillâ Atilhan beye de alenen candan,
samimî teşekkürlerimizi sunar ve Allahtan hayatta
meşruiyetine inandığı fikirlerin ilâ nihaye müdafaası için
inayet niyaz ederiz.




Kazım Karabekir Anlatıyor
 
Uğur Mumcu
um:ag Yayınları;


Her ihtilal, çatışmalar ve çalkantılar içinde oluşur. Bu çatışma ve çalkantılar, ihtilalcileri karşı karşıya da getirir. Mustafa Kemal ve Karabekir Paşa, Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızı kesin utkuya ulaştıran iki eski dost, iki eski asker ve iki eski ihtilalcidir. (Ama) yolları, hilafetin kaldırılması ve cumhuriyetin ilanıyla birlikte ayrılmıştır. İhtilal, evlatlarını yer! Bu bir değişmez kuraldır. Anadolu İhtilali, Türkiye'de bir yeni dönem açmış, bir çağ değiştirmiştir. Böylesine bir olayda, ihtilalcilerin yollarının ayrılması doğaldır. Doğal olmayan, bu olaylar üzerindeki yasakların şu ya da bu nedenle bu gün bile sürmesi, sürdürülmesidir. 

-Uğur Mumcu- (Arka Kapak)





Beyaz Gemi

Cengiz Aytmatov

Çeviren: Mehmet Özgül
DA Yayıncılık, İstanbul, 2009

* İnsanlar hastalıklardan çok, kendilerini olduklarından büyük gösterme hevesinden, doymak bilmez yükselme hırsından dolayı öbür dünyayı boylarlar
*
“İşte oğlum atalarımız; zenginliğin sonunda kendini beğenme, kendini beğenmenin sonunda da çılgınlık gelir derlerdi”
*
“İşte oğlum, paranın sözünün geçtiği, tatlı sözün değerini yitirdiği yerde güzelliğin anlamı kalmaz”
*
… aptalın tekiydi, gelgelelim yaşamaktan zevk alanlar gene bu aptallardı.
*
- Dedem, “Atalarını tanımlayanlar kısa zamanda yozlaşırlar” diyor
+ Kimmiş bu yozlaşanlar? İnsanlar mı?
- Evet, insanlar.
+ Neden öyle?
- Neden mi? Çocukları, çocuklarının çocuklarını anımsamayacağı için yaptıkları kötü şeylerden utanmamaya başlarmış da ondan. Sonra kimse iyi şeyler yapmaya kalkmazmış. Çünkü nasıl olsa bir ananları, onlarla övünenleri çıkmayacak, diyor dedem.
*
Ama durmadın gittin. Hiçbir zaman balık olamayacağını biliyor muydun? Isık-Göl’e kadar yüzemeyeceğini, oradan beyaz gemiyi göremeyeceğini, ona ” Merhaba, beyaz gemi, ben geldim” diyemeyeceğini düşünmedin mi küçük çocuk?
Ama bir şeyi rahatça söyleyebilirim: çocuk ruhunun bağdaşamadığı her şeyi reddettin sen. İşte bunun için avunuyorum. Bir kez çakıp sönen bir şimşek gibi yaşadın sen. Şimşeklerin kaynağı göktür, gök ise sonsuzluktur, işte bundan dolayı kıvançlıyım.
Avunduğum başka bir şey daha var: insanın çocuksu, temiz vicdanı tohumun içindeki öz gibidir. Bu öz olmadan hiç bir tohum gelişemez ve bizleri ilerde ne beklerse beklesin, insanlar yaşadıkça hak, doğruluk denen şeyler de varolacaktır.

Yorumlar